
Memento Mori: Bugün Ölebilirsin Dostum!
Selam arkadaşlar,
Bugün sizinle biraz dertleşmek istiyorum.
Hayatı konuşalım, ölümü de…
Biraz hafif, biraz ağır…
Liseyi hatırlıyorum.
O zamanlar insan her şeyi dünyanın en büyük meselesi sanıyor ya…
Ben de öyleydim işte.
Bir meseleye fena kafayı takmışım.
Şimdi dönüp baktığımda, gerçekten “mesele” bile değilmiş aslında.
Ama o zaman işin içindesin ya, sanki dünya batıyor.
Bir arkadaşım vardı, hâlâ görüşürüz.
O zaman yanıma geldi, baktı suratım beş karış.
Ne oldu, dedi.
Ben de anlattım.
Dinledi, hiç ses etmedi.
Sonra bir cümle kurdu:
“Bak dostum, bugün ölebilirsin!”
Yeminle söylüyorum, ilk duyduğumda,
“Dalga mı geçiyor bu?” dedim içimden.
Gülümsedim hafif.
Ama baktım ciddi.
Gözümün içine bakıyor.
Devam etti sonra:
“Düşünsene, bugün öleceksin. Şu an buna mı üzülürdün?
Yoksa ‘benim daha önemli şeylerim var, bu boktan meseleye mi takılacağım’ mı derdin?”
O an…
Açık konuşayım, hak verdim.
Ama gurur işte…
Dışımdan bir şey belli etmedim.
Hani, “he he” deyip geçtim.
Ama aklımda kaldı o söz.
Bugün ölebilirsin!
O cümle sonra peşimi bırakmadı.
Evde, derste, yürürken… hep aklıma geldi.
Sonra başladım araştırmaya.
Bu lafın ardında başka bir şey var mı diye.
Ve karşıma Memento Mori çıktı.
Latince…
Anlamı: “Ölümü hatırla.”
Bunu Roma’da zafer kazanan komutanlara fısıldarlarmış.
Komutan arabasının arkasında bir köle yürür, halk alkışlarken kulağına usulca derdi:
“Memento Mori.”
Unutma, bir gün öleceksin.
Düşünsene…
Bir adam, Roma gibi bir imparatorluğun kahramanı olmuş.
Herkes onun önünde diz çökmüş, alkışlamış.
Ama biri kulağına eğilip diyor ki:
“Eyvallah, büyük zafer ama…
Unutma, öleceksin.”
Ne zafer, ne alkış, ne şan…
Sonunda herkes için aynı son.
Dedim ki kendi kendime…
Demek ki insanı diri tutan, tam da bunu bilmek.
Sonra İslam tarihine baktım.
Orada da Halife Ömer’le karşılaştım.
Anlatılır ki, her sabah yanına birini alırmış.
O kişi ona derdi ki:
“Ey Ömer! Ölüm var!”
Her sabah!
Halife olmuşsun, devletin başındasın, yetki sende…
Ama biri sana her gün ölümünü hatırlatıyor.
Ve sen buna razısın.
Niye?
Çünkü unutursan, yanılırsın.
Unutursan, büyüklük taslarsın.
Unutursan, kibirlenirsin.
Ve en kötüsü…
Unutursan, gerçekten yaşamayı da unutursun.
Ben o zaman anladım ki…
Bugün ölebilirsin lafı, öylesine söylenmiş bir şey değil.
İnsanın kendini hizaya çekmesi için söylenen bir cümle.
Geçen hafta bakım evinde bir teyze vefat etti.
O boş yataga bakıp uzun süre durup düşündüm.
Birkaç gün önce orada biri vardı.
Şimdi yok.
Ve biz ona “öldü” diyoruz.
Ama asıl mesele o eksiklik hissi.
O görünmeyen şey…
Ne eksildi?
Bilmiyorum.
Ama eksildi işte.
Ve bir gün benim de eksileceğim kesin.
Senin de.
Hepimizin.
İşte o yüzden…
Biliyor musun, bu cümle sayesinde şunu fark ettim:
Artık çoğu şeye eskisi kadar kafayı takmıyorum.
Eskiden olsa, biri laf eder… Günlerce düşünürdüm.
Biri bir şey yapar, içime dert olurdu.
Şimdi bir duruyorum.
Diyorum ki:
“Mehmet, bugün ölebilirsin. O da ölebilir.”
Eğer gerçekten bugün ölecek olsam, buna kafayı takar mıydım?
Hayır!
O zaman niye şimdi takayım?
Demek ki, üzülmeye değmez.
Demek ki, cevap vermeye bile değmez bazen.
Bir mesele, bugün ölebileceğimi bildiğimde hâlâ önemliyse, tamam, konuşurum.
Ama değilse… Bırak gitsin.
Bunu düşününce, garip bir hafiflik geliyor insana.
Omzundan bir yük kalkıyor sanki.
Çünkü bazı şeyler, gerçekten o kadar büyük meseleler değil.
Sadece biz büyütüyoruz.
Ama “Memento Mori” diyor ki:
Unutma, bir gün öleceksin.
O yüzden, yaşamaya değer şeylere bak.
Gerisi…
Toz gibi savrulup gidiyor zaten.
Ben bazen kendi kendime o sözü biraz değiştirip diyorum ki
“Mehmet, bugün ölebilirsin, oda ölebilir “
Bunu söylediğimde, hem kendime daha az kızıyorum
Başkalarına da…
Kızacakken, üzülecekken
Diyorum ki:
“Ya bugün o da ölebilir. Bugün ben de.”
Hemen bir şey değişiyor.
Bir ağırlık kalkıyor üstümden.
Bir mesele büyümeden sönüp gidiyor.
Memento Mori…
Ölümü hatırla!
Ama bu, karamsarlık için değil.
Hayatı, yaşarken ıskalamamak için, üzülmemek için..
Bugün buradayız.
Hâlâ nefes alıyoruz.
Hâlâ gözlerimizi açıp gökyüzüne bakabiliyoruz.
Birine iyi bir söz söyleyebiliyoruz.
Birini affedebiliyoruz.
Ve bazen sadece susup içimizden “eyvallah” diyebiliyoruz.
Yarın?
Kim bilir?
Ama bugün var.
Ve bence bugün, en kıymetli an.
Evet
“Bugün ölebilirim, o da ölebilir ” sözü benim için çok faydalı bir reçete oldu. Bu sözü bana söyleyen arkadaşım sana minnettarım.