Yazı kategorisi: Metaetik

Metaetik7: YA HERKES HAKLIYSA


Soru şu:
Ya herkes haklıysa?

Yani mesela…
Bir çocuk annesine “neden bu kadar bağırıyorsun?” diye sorduğunda haklı olabilir.
Ama o anne de “başka türlü sesimi duyuramıyorum” dediğinde… o da haklı olabilir.

Bir adam sevgilisine “beni neden kıskanıyorsun?” diye çıkışabilir.
Ama belki o kadın, geçmişte ihanete uğramıştır ve sadece tetiktedir.
O da haklı olabilir.

Ya da bir ateist, “bunca kötülük varken nasıl Tanrı’ya inanayım?” der.
Ve bir mümin de, “bunca mucizeyi gördükten sonra nasıl inanmayayım?”
İkisi de kendi hikâyesinin içinde haklı olabilir.

Bu bizi nereye götürüyor?



Bizi tek doğru fikrinden çoğul doğrular fikrine götürüyor.
Ama burada tehlikeli bir viraj var:
Her şeyin göreli olduğunu söylemek, hiçbir şeyin anlamı kalmadığını savunmak değildir.
Bazı şeyler elbette tartışılmaz: Tecavüz yanlıştır. Çocuk istismarı yanlıştır. Irkçılık yanlıştır.

Ama bir yandan da…
Daha gri alanlar var.
Kimin doğruyu söylediğini, kimin kendi gerçeğine sıkıştığını ayırmak zor.



Mesela kendin için düşündüğün bazı kararlar var.
Bir işi bırakmak.
Bir ilişkiyi bitirmek.
Bir şehri terk etmek.
O an için doğru gibi gelir. Ama bir başkası dışardan baktığında, bambaşka görür.
Sen “kaçtım” dersin, o “rahat ettin” der.
Sen “yarım kaldım” dersin, o “kendini korudun” der.

Herkesin kendi hikâyesi kadar bir doğrusu var belki.
Belki hepimiz haklıyız.
Ama bu, birimizin diğerini anlamasına yetiyor mu?



Ve belki burada şöyle bir noktaya geliyoruz:
Haklı olmak, yetmiyor.
Çünkü haklı olmak, bazen seni daha yalnız yapıyor.
Sana hiçbir şey kazandırmıyor.
Sadece bir çentik atıyorsun hayata. “Ben o konuda haklıydım.”
Ama o haklılık, gece uykularını kaçırmıyor.
Ya da seni birine daha yakın kılmıyor.



Bu yüzden ben artık şunu merak ediyorum:

Haklı olmak mı, yoksa anlamak mı?
Kazanmak mı, yoksa anlaşılmak mı?
Doğruyu savunmak mı, yoksa sessiz kalıp karşındakine alan açmak mı?

Belki hayat, bir doğruyu savunma yeri değil.
Belki hayat, sadece birbirimizin hikâyesine biraz daha dikkatle bakma yeri.
“Bu kişi neden böyle düşünüyor?” sorusunu biraz daha yavaş ve içten sorma yeri.

Belki sadece bu kadar.