
Gerçeklik Nedir? Zihin Haritasıyla Bir Yolculuk
Bazen bir kelimenin anlamını bildiğimizi sanırız, ama üzerine düşünmeye başladığımızda işler karışır. Gerçeklik de öyle bir kelime. İlk bakışta çok açık gibi görünüyor: “Gerçek olan şeyler.” Ama biraz derine inince, gerçekliğin ne olduğu konusunda herkesin farklı bir fikri olduğunu fark ediyorsun.
Bunu netleştirmek için bir zihin haritası çıkardım. Gel, birlikte düşünelim.
1. Fiziksel Gerçeklik: Dokunabildiğimiz, Ölçebildiğimiz Dünya
En kestirme cevaplardan biri şudur: Gerçek olan şeyler, fiziksel dünyada var olanlardır. Yani şu an oturduğun sandalye, elindeki kahve kupası, bilgisayarın veya telefonun, hatta yerçekimi… Bunlar bilimsel olarak ölçülebilir, deneylerle doğrulanabilir şeylerdir.
Fiziksel gerçeklik neden önemli?
Çünkü modern bilim, evreni anlamak için fiziksel gerçeklikten yola çıkar. Deneyler, gözlemler ve matematiksel kanıtlarla doğrulanabilen şeyleri “gerçek” kabul ederiz.
Ama burada bir problem var: Eğer sadece fiziksel olarak var olan şeyler gerçekse, hayal gücü, düşünceler ve duygular ne olacak? Onları ölçemiyoruz, ama yok da diyemeyiz. İşte burada zihinsel gerçeklik devreye giriyor.
—
2. Zihinsel Gerçeklik: Düşünceler, Rüyalar ve Yanılsamalar
Fiziksel gerçeklik ölçülebilir şeylerden oluşuyorsa, aklımızın içinde olup bitenler ne olacak? Rüyalarımız, hayallerimiz, sanrılarımız?
Diyelim ki rüyanda bir ormanda yürüdüğünü gördün ve hatta içinde korkuyu hissettin. Uyandığında o orman gerçekten var mıydı? Hayır. Ama senin için bir anlığına gerçekte var olmuş gibi hissettirdi.
Bunu genişletelim. Eğer dünya sadece zihinsel bir yanılsamaysa? Matrix gibi filmlerde işlenen bir konu bu: Ya dünya aslında bir simülasyonsa ve biz sadece beynimizin oluşturduğu bir illüzyonda yaşıyorsak?
Descartes’in ünlü şüphesi de buraya bağlanıyor:
“Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Descartes, her şeyden şüphe edebiliriz ama şüphe ettiğimiz gerçeğinin kendisi bile bizim düşündüğümüzü kanıtlar diyordu. Yani en azından bilincimizin var olduğundan emin olabiliriz.
Ama bu bizi başka bir soruya götürüyor: Gerçeklik sadece bizim zihnimizde mi, yoksa dışarıda bizden bağımsız olarak var mı?
—
3. Algı: Gerçekliği Nasıl Biliyoruz?
Burada devreye algı giriyor. Biz dünyayı beş duyumuzla algılıyoruz: Görme, işitme, dokunma, tat alma ve koku alma.
Ama algılarımıza ne kadar güvenebiliriz?
Mesela şu an önündeki ekrana baktığında, renkleri gördüğünü sanıyorsun. Ama fiziksel olarak renkler gerçekte var mı? Hayır. Renkler, beynimizin ışığın dalga boylarını yorumlaması sonucu ortaya çıkıyor.
Yani “gerçek” dediğimiz şey, aslında beynimizin dış dünyayı nasıl işlediğine bağlı. Eğer algılarımız değişirse, gerçeklik de değişir mi?
Bunu şöyle düşün:
Birisi doğuştan körse, kırmızının ne olduğunu ona anlatabilir misin?
Birisi sağırsa, müziğin nasıl bir şey olduğunu gerçekten anlayabilir mi?
Bunlar beynimizin dış dünyayı yorumlama biçimine bağlı olduğumuzu gösteriyor. Belki de her insan, kendi algısına göre farklı bir gerçeklik yaşıyor.
Bu bizi en büyük soruya götürüyor: Gerçeklik tamamen göreceli mi, yoksa herkes için aynı olan mutlak bir gerçeklik var mı?
—
4. Mutlak Gerçeklik: Evrenin Temel Doğası
Burada işler felsefi ve metafizik bir noktaya kayıyor. Mutlak gerçeklik var mı? Yani biz olsak da olmasak da varlığını sürdüren, değişmeyen bir gerçeklik var mı?
Platon’a göre evet. Onun İdealar Kuramı, fiziksel dünyanın yalnızca bir yansıma olduğunu, gerçek dünyanın ise değişmeyen ve mükemmel olan “İdealar Dünyası”nda bulunduğunu söylüyor.
Örneğin: Duvardaki bir üçgeni silebilirsin, ama üçgen kavramı hep var olacaktır. İşte Platon’a göre gerçeklik budur: Geçici olanlar değil, değişmeyen kavramlar.
Ama bilim bu konuda ne diyor? Fizikçiler, evrenin yasalarının her yerde aynı olduğunu düşünüyor. Yani eğer Mars’a gitsek de, bir başka galaksiye ulaşsak da yerçekimi gibi temel yasalar değişmeyecek.
Bu da mutlak bir gerçekliğin var olabileceğini gösteriyor. Ama yine de bunun ne kadarına ulaşabildiğimiz tartışmalı bir konu.
—
Sonuç: Gerçeklik Bizi Aşan Bir Şey mi?
Peki tüm bunlardan sonra gerçekliği tanımlayabiliyor muyuz?
Fiziksel gerçeklik dediğimiz şey, ölçebildiğimiz ve gözlemleyebildiğimiz şeyler.
Zihinsel gerçeklik, beynimizin içinde yarattığı dünyalar.
Algılarımız, gerçekliği nasıl gördüğümüzü belirliyor ama yanıltıcı da olabilir.
Mutlak gerçeklik var mı yok mu, hâlâ tartışmalı bir konu.
Belki de gerçeklik bizim onu anlamaya çalıştığımız süreçtir.
Kim bilir, belki de soruyu yanlış soruyoruz. Gerçeklik nedir? yerine Gerçekliği nasıl bilebiliriz? diye sormak daha doğru olabilir.
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Gerçeklik herkes için aynı mı, yoksa hepimiz kendi gerçekliğimizde mi yaşıyoruz?